Yazacak onca şeyin arasından sıyrılıyorsa eğer ölüm,

  şiir her şeyi herkesi

  her türlü beladan musibetten

  kurtarabilir bir dua gibi geliyorsa eğer,

  bütün kelimelerimi dar ağacına asmaya hazırım.

Gece oldu yazarız belki aklımızdan geçenleri,

  aruzu ve vezni hesaba katmadan.

Bir kahve koyarız bardağımıza.

Pencere önlerini küllük eylediğimiz vakitlerde

  telaştan, koşuşturmalardan uzaklaşır belki başımız..

Bir erkek olmayı düşünürüz belki.

Sevdiği kadına sahip çıkan.

Bir baba olmayı düşleriz belki .

Her gün sabahtan akşama değin çocukları için çalışan.

Bir anne olmayı düşlemek zor gelmez bize.

Memelerimizden bebelerimizin ağzına yaşam dolar.

Küçücük bir çocuk oluruz belki

  gecenin bir yarısında karanlığı yırtarcasına pırıl pırıl!

Bir bebek olur,

  bereketin tozlu izlerini üzerimizde taşırız.

Aslına bakarsan bizden hiçbir bok olmaz!

Biz ne karanlığı yırtarız ne de birine hayat veririz.

Bizden olsa olsa

  ölüm çıkar, yas çıkar.

Çığlık çığlığa ağlayan kadınlar çıkar.

Gözleri dolu dolu adamlar ,

  dizleri yaralarla kaplı çocuklar ,

  ölü doğan bebekler çıkar…

Bir cenaze alayının sesleri yükselir içimizde.

Bazı zamanlarda alengirli cümleler kurarız

  belli olmasın diye cahilliğe olan sarhoşluğumuz .

Şarap içip siroz olmaya ne kadar vaktimiz kaldığını hesaplarız kafamızda.

‘’ Üç paket daha sigara içersem kesin kanserim ‘’ deriz.

Tütününü az koyduğumuz cigaralar sararız gündüz vakitleri,

  panjurların hep kapalı olduğu evlerde.

Şerefe diyerek kaldırılan kadehlerimiz var

  bir de hiç var olmamış şerefimiz.

Bir keresinde bir kadını sevmiştik ;

  yanlış olmasın çok güzel bir kadını.

Saçlarının her teli güneşten bi ışık hüzmesi,

  gözleri çimen, dudakları elma şekeri..

Bi görsen! ama göremezsin..

  onu da içimizdeki cenazeye dahil ettik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çürük